KOLTUK UĞRUNA SATILAN VİCDANLAR
“Ben şöyleyim, ben böyleyim…”
Siyaset arenasında koltuk, artık hizmetin değil hırsın sembolü oldu. Bir zamanlar halka hizmet sözüyle yola çıkanlar, şimdi o halkın sırtında yükselmenin yollarını arıyor. Kurda tuzak kurup kafese koyan, çakalı yoldaş edinen zihniyetin en canlı örneği siyaset meydanlarında yaşanıyor. Kimse kiminle dost, kim kimin düşmanı belli değil; tek ortak nokta, menfaatin yönü.
Bugün bir koltuğa oturan, o koltuğu sanki ebedi bir tahta çeviriyor. Oysa koltuk, insanın karakterini yüceltmez; tam tersine, içindekini ortaya çıkarır. Dürüst bir insanın elinde koltuk, halka hizmet aracıdır. Ama vicdanı menfaate satılmış birinin elinde o koltuk, ihanete dönüşür. Ne yazık ki çoğu kişi için artık amaç, halka hizmet değil; halkın sırtında yükselip alkış toplamak.
“Yeter ki menfaatiniz olsun” cümlesi bugün birçok yüzün ardındaki gerçeği özetliyor. Dostluklar, fikirler, ilkeler, hatta inançlar bile çıkar karşısında değişiyor. Herkes birbirinin kuyusunu kazarken, aslında kendi insanlığını gömüyor. Bu kısır döngüde ahlak, adalet ve vicdan, en ucuz harcanan değerler haline geldi.
Gerçek güç, koltuğa sahip olmakta değil; o koltuğu hak etmekte gizlidir. Gerçek liderlik, menfaat peşinde koşmak değil; gerektiğinde menfaatten vazgeçebilmektir. Çünkü tarih, makamla büyüyenleri değil, karakteriyle iz bırakanları yazar.
Yorumlar
Kalan Karakter: