ENGELİN ADI YOK, İNSANIN DEĞERİ VAR
Günümüzün hızlı akan hayatında bir gerçek, artık göz ardı edilemeyecek kadar büyüdü:
Bugün hâlâ bir kaldırım rampası yapılmadığı için özgürlüğünü erteleyen insanlar var.
Hâlâ bir iş görüşmesinde “Siz yapabilir misiniz?” sorusuyla incinen onca yürek var.
Hâlâ eğitimde, çalışma hayatında, sosyal yaşamda görünmez duvarlara toslayan milyonlarca hayat var.
Ve bu hayatlar bize şunu haykırıyor: Asıl engel, fiziksel değil; anlayışsızlık ve umursamazlıktır. Oysa ki engelli bireyler, toplumun yükü değil; toplumun potansiyelidir.
Hayatı boyunca mücadele ederek büyüyen insanlar, azmin, sabrın ve karakterin en güçlü temsilcileridir.
Bugün bir görme engellinin üniversite kazanması, bir bedensel engellinin spor arenasında madalya alması, bir işitme engellinin bilimde, sanatta, teknolojide iz bırakması; toplumun önüne konmuş bir lütuf değil, eşit fırsat sunulduğunda nelerin mümkün olduğunu gösteren canlı birer örnektir. Günümüzün şartlarında “engelli” kelimesi bile artık yetersizdir.
Çünkü kişi engelli değildir; engel çıkarandır. Kişi eksik değildir; eksik bakandır. Kişi geride değildir; önünü kapatandır. Toplum olarak yapmamız gereken, engelli bireyi acınacak bir varlık olarak görmek değil; ona hak ettiği değeri veren, fırsat eşitliğini sağlayan, yolunu açan, sesine ses olan bir düzen kurmaktır.
Bir rampanın yapılması, bir kaldırımın düzenlenmesi, bir iş kapısının açılması, bir eğitimin erişilebilir hâle getirilmesi, aslında kimseye lütuf değildir; insan olmanın gereğidir.
Bugün Türkiye’nin dört bir yanında, kendisini görünmez duvarlarla sınırlandırmaya çalışan düzene inat; sporuyla, kalemiyle, emeğiyle, alın teriyle var olan insanlar var.
Onlar, “yapamazsın” denilen yerde ayağa kalkıp “Yapıyorum ve daha iyisini de yapacağım” diyen gönül sahipleridir.
Onlar, toplumun yükü değil; umut ışığıdır.
Ve onların varlığı, herkese bir gerçeği hatırlatır: Engelsiz bir toplum, sadece engelliler için değil; hepimiz için daha adil, daha güçlü, daha insancıldır. İnsan odaklı, vicdan temelli, hak merkezli bir düzen kurmak artık tercih değil, zorunluluktur.
Çünkü bir toplumun medeniyeti, en güçlülerinin nasıl yaşadığıyla değil; en kırılgan olanların nasıl yaşatıldığıyla ölçülür.
Ve unutmayalım:
Engeller kaldırıldıkça değil; insan değer gördükçe hayat güzelleşir.
Yorumlar
Kalan Karakter: