Yalanın Perdesini Yırtan Zekâ: Hakikatin Sessiz İsyanı
Hayat, çoğu zaman iki yüzlü sahnelerle doludur. İnsan vardır; yüzünüze bakıp utanmadan yalan söyleyecek cesareti gösterir, ama sizin onlardan daha zeki olabileceğinizi aklının ucundan bile geçirmez. Çünkü onlar için zeka, sadece kendi kurdukları küçük oyunları kazanmak zannıdır. Oysa gerçek zekâ, o oyunu en başından görebilmek, hamlelerini çoktan çözmüş olmaktır.
Yalan, cesur insanların dili değil; aciz insanların sığınağıdır. Yalan söyleyen, gerçeği taşımaya gücü yetmeyendir. Onlar kendi cesaretsizliklerini, utanmazlıklarıyla örterler. Ama farkında bile olmazlar ki, karşılarında duran insanın sezgisi, zekâsı, kalbinin ışığı onların bütün planlarını çoktan delip geçmiştir.
Engelli ya da engelsiz… Gerçeği görebilmek için yalnızca göz gerekmez. Görme engelli bir birey düşünün; belki dünyayı gözleriyle göremez, ama kalbinin gözüyle milyonlarca yalancıdan daha net görür. Engelsiz birey düşünün; belki her imkâna sahiptir, ama gerçeği kavramıyorsa, en büyük engeli kendi içindedir. Yani asıl engel, bedende değil; hakikati göremeyen, gerçeğin karşısında korkak kalan akıllardadır.
Yalanın en büyük yanılgısı şudur: Karşısındakini küçümser. Onlar sanır ki siz sessiz kaldığınızda yenilmişsinizdir. Oysa bilmezler ki, sizin sessizliğiniz, zekânızın çığlığıdır. Siz susarken, onlar çırpınır. Siz beklerken, onlar kendi yalanlarında boğulur. Çünkü hakikat, er ya da geç, bütün maskeleri parçalar.
Toplumun, engelli bireyleri acizlikle eşitleme yanılgısı da bu yalancı düzenin bir parçasıdır. Oysa acizlik; eksik uzuvlarda değil, gerçeği inkâr eden kalplerdedir. Bir engelli bireyin zekâsı, sabrı ve mücadelesi, birçok “normal” kabul edilen insandan çok daha derin, çok daha çarpıcıdır. Çünkü yaşadığı her zorluk, zihninde bir bilgelik, kalbinde bir cesaret ve hakikati fark etme gücü bırakır.
Zekâ, sadece hızlı cevap vermek değil; gerçeği savunmaktır. Cesaret, sadece yüksek sesle konuşmak değil; yalanın karşısında dimdik durabilmektir. Ve işte bu yüzden, utanmadan yalan söyleyenlerin cesareti, sizin aklınızın ve kalbinizin büyüklüğü karşısında bir hiçtir.
Unutmayın: Onlar yalanı süsleyerek cesaret sandılar, siz gerçeği savunarak asalet oldunuz. Onlar küçümseyerek akıl gösterdiler, siz sustunuz ve zekânızla onları çoktan aştınız. Engelli ya da engelsiz fark etmez; hakikati görebilen herkes, yalanın en sert zincirlerini kıracak kadar özgür, çılgın ve yenilmezdir.
Yorumlar
Kalan Karakter: