Engellilik Hali ve Kabul Süreçleri
“Engellilik hali nedir?” sorusuyla başlamak istiyorum. Gelin, önce bu sorunun cevabı üzerine biraz düşünelim;! ardından yazımızın asıl konusuna geçelim.
Her ne kadar engellilik hali; görme, işitme, ortopedik ya da benzeri yetersizlik durumlarıyla tanımlansa da, maalesef toplumumuzda —ve pek çok toplumda— bu farklılıklar. önyargı, dışlanma, damgalanma, dezavantajlı grup olarak görülme ve hatta yok sayılma anlamına gelebilmektedir. Dolayısıyla engellilik hali yaşayan bireyler, hem bizim toplumumuzda hem de başka toplumlarda ayrıştırıcı bakış açıları nedeniyle çoğu zaman zorlu bir yaşam sürmektedir. İşte “kabul süreci” dediğimiz kavram tam da burada devreye giriyor. Yani ister doğuştan olsun ister sonradan, bireyler ve çevreleri belirli kabul süreçlerinden geçmektedir. Ben bu kabul süreçlerini dört basamakta ele alıyorum:
1. Engellilik hali ve bireyin kabul süreci
2. Engellilik hali ve ailenin kabul süreci
3. Engellilik hali ve yakın çevrenin kabul süreci
4. Engellilik hali ve toplumun kabul süreci
Bu dört basamak aslında birbirinden bağımsız değil; aksine her biri çok kıymetli ve bir bütünün parçaları. Engellilik hali yalnızca bireyin meselesi gibi görünse de, aslında çok boyutlu bir olgudur. Bireyin kendisi, ailesi, yakın çevresi ve toplum bu sürecin ayrılmaz parçalarıdır. Hiçbirini denklemden çıkarmak mümkün değildir.
Peki ne demek istiyorum?
Şöyle düşünelim: Birey kendi durumunu kabul etmiş olsa bile ailesinin kabul etmemesi, destek yerine köstek olması bireyi olumsuz etkiler. Yakın çevrenin ötekileştirici tavırları, iletişimden kaçınması ya da bilinçsiz davranışları yine birey üzerinde yük oluşturur. Toplumsal düzeyde bakıldığında da bilinçsizlik, ötekileştirme, yok sayma ve insana yalnızca insan olduğu için değer vermeme hali, süreci baltalar. Dolayısıyla bu dört basamağı, adım adım çıkılması gereken bir merdivene benzetiyorum: 1. basamak çıkılmadan 2.’ye, 2. basamak çıkılmadan 3.’ye, 3. basamak çıkılmadan da 4.’ye geçilemez.
Bireyin iyilik halini gözetiyorsak, ailenin iyilik halini de gözetmek zorundayız. Ailenin iyilik hali için yakın çevrenin, yakın çevrenin iyilik hali için de toplumun iyilik halini göz ardı edemeyiz. Genelden özele baktığımızda da, özelden genele baktığımızda da bu sistemler birbirine iç içe geçmiş haldedir. Bu nedenle mantıklı ve makul bir yaşam için; ötekileştirmeden, ayrıştırmadan, farklılıkları zenginlik olarak görebilmek ve bu idrake ulaşabilmek gerekir.
Engellilik hali ve kabul süreçleri üzerine bu yazı bir girizgâh niteliğindedir. İlerleyen yazı dizilerinde bu dört basamağı ayrı ayrı ele alacağız. Böylece farkındalığa küçük de olsa bir katkı sunabilmeyi umuyorum.
Yorumlar
Kalan Karakter: