ENGELLİ ANNELERİNİN GÖZÜNDEN HAYAT: SABIR, RUH VE FEDAKÂRLIĞIN DERİNLİĞİ
Engelli çocukları olan anneler var ki, onların emeği ve fedakârlığı, hayatın en derin gerçeklerini gözler önüne serer. Eli öpülesi bu anneler, çocuklarının bakımını üstlenmekle kalmaz; onların dünyaya tutunabilmesi, hayata karışabilmesi için kendi hayatlarını yeniden inşa ederler. Omuzlarındaki yük, kat kat ağırdır, ama yürekleri, dayanışma ve sevgiyle her gün yeniden güç bulur.
Engelli anneler çoğu zaman kendi hayatlarını çocuklarına adar. Sosyal hayatları yok denecek kadar sınırlıdır; evden çıktıklarında bile akılları evdeki çocuklarındadır: “Acaba karnı aç mı? Susadı mı? Şimdi ne yapıyor?” soruları, peşlerini bırakmaz. Komşuya uğramak, çarşıya çıkmak, kısa bir yürüyüş yapmak bile kaygılarla gölgelenir. Günümüz dünyasında, engelli bireylerin sosyal alanlarda karşılaştığı eksiklikler, annelerin ruhunu ve psikolojisini daha da zorlar.
Engelli çocuklar bazen kendi dünyalarına çekilmiş gibi görünür. Ama anneleri bilir ki, her gülüş, her küçük adım, her başarısızlık sonrası pes etmeyiş bir mucizedir. Bir çocuğun ilk defa yürüyebilmesi, kendi başına bir şeyler yapabilmesi, arkadaş edinmesi, anneler için dünyanın en büyük ödülüdür. Engelli anneler, çocuklarının her küçük başarısını kutlarken ruhlarını da besler, içlerindeki direnci yeniden tazeler.
Gün, sabahın erken saatlerinden gece yarısına kadar, bir mücadele alanıdır: ilaç saatleri, beslenme, fiziksel ve ruhsal destek, terapiler, ödevler… Tüm bunlar, görünmez ama derin bir savaşın parçasıdır. Ve bu savaşın kahramanları, engelli annelerdir. Onların ruhsal dayanıklılığı, çoğu zaman gözle görünmez ama etkisi büyüktür; hem çocuklarını hem de çevresindekileri ayakta tutar.
En büyük kaygıları ise her zaman aynıdır: “Ben olmadığımda bu yavruma kim bakacak? Kim ilgilenecek?” Bu düşünce, gecelerini uykusuz kılar, günlerini kaygıyla doldurur. Ama tüm bu kaygının yanında umut, sevgi ve inanç da vardır. Engelli anneler, çocuklarının hayatına dokunabilmek, onları hayata hazırlayabilmek için her gün yeniden güç bulur. Bu güç, sabır ve ruhsal dirençle beslenir; hayatın en sert sınavlarında bile dimdik durmalarını sağlar.
Engelli annelerin dünyasında sabır, fedakârlık ve sevgi öylesine yoğundur ki, kendi sağlıklarını ve duygusal ihtiyaçlarını çoğu zaman ikinci plana atarlar. Ama tüm bu emeğin karşılığı, çocuklarının mutluluğu ve yaşamın içindeki varlıklarıdır. Onların gözündeki gülümseme, hayata karşı gösterdikleri direncin ve ruhsal dayanıklılığın en somut göstergesidir.
Günümüzde engelli bireylerin topluma katılımı için hâlâ çok yol alınması gerekir. İş hayatında, eğitimde ve kamusal alanlarda engellilerin önündeki engeller, hem çocukların hem de annelerinin yaşamını zorlaştırır. Ama engelli bireyler ve anneleri, tüm bu zorluklara rağmen hayata dair umutlarını kaybetmez. Onların bakış açısı, sabrı, sevgisi ve kararlılığı, hem ruhsal hem psikolojik olarak çevreye ilham verir; hayatın en ağır yüklerini bile taşıyabilecek güçte olduklarını gösterir.
Engelli annesi olmak sadece bir görev değil; bir yaşam felsefesi, ruhsal bir direnç ve fedakârlıkla yoğrulmuş bir yaşam biçimidir. Her engelli birey, annesinin emeğini, sevgisini ve sabrını kalbinde taşır. Bu bağ, dünyanın en güçlü, en derin ve en anlamlı bağlarından biridir; sabrın, sevginin ve ruhun birleştiği bir kudrettir.
Rabbimiz engelli annelerimize sağlıklı, huzurlu ve uzun ömürler versin; engelli çocuklarına güç, mutluluk ve şifa ihsan etsin. Onların her günü, sabrın, fedakârlığın ve ruhsal dayanıklılığın eşsiz bir yansımasıdır.
Yorumlar
Kalan Karakter: