KAYBETME KORKUSU OLMAYANLARIN GÖLGESİNDE ÖMÜR TÜKETMEK
Hayatta herkes birilerine tutunur. Kimimiz sevgilimize, kimimiz dostumuza, kimimizse sadece bir “varlık hissine” bağlanırız. Bağ kurmak insana dair bir ihtiyaçtır, anlam arayışının merkezindedir. Fakat bir gerçek var ki çoğumuz göz ardı ederiz: Kaybetmekten korkmayan insanlarla kurulan bağ, ipten yapılmış bir köprü gibidir, eninde sonunda kopar. Bazı insanlar vardır, sizi sevseler bile kaybetme korkusu taşımazlar. Varlığınızla yokluğunuz arasında bir fark yokmuş gibi davranırlar. Sizi anlamaya çalışmazlar, beklemezler, çaba göstermezler. Çünkü içlerinde sizi yitirme kaygısı yoktur. Onlar için sizinle olmak bir tercih değil, geçici bir konaklamadır. Oysa siz, bu ilişkiyi kalıcı bir liman zannetmişsinizdir. İşte en büyük kırılmalar da burada başlar.
Kaybetme korkusu, insanın içinde taşıdığı en derin bağlılık hissidir. Seven insan, kaybetmekten korkar. Değeri bilen insan, elindekinin kıymetini bilir. Ama eğer karşınızdaki kişi sizinle ilgili hiçbir kaygı taşımıyorsa, eğer sizin yokluğunuz onun dünyasında bir boşluk yaratmıyorsa… Orada durmanın anlamı nedir?
Zor olandır gitmek, çözmek, salmak… Ama bazen hayatta en güçlü karar, en sessiz vedadır. Çözün ipini, salın gitsin. Çünkü kendini değerli hissetmediğin bir yerde ömür tüketmek, bir ömre ihanettir.
İnsanın kıymetini, kıymet bilenle yaşar. Sizi kaybetmekten korkmayan biriyle yaşamak, susuz bir toprakta çiçek açmaya çalışmak gibidir. Ne kadar çabalarsanız çabalayın, karşılık bulamazsınız. Bu nedenle, kaygısızların gölgesinde değil, sizinle aynı fırtınalarda ıslananların yanında olun. Sizi kaybetme korkusu taşıyan bir yürek, sizin kıymetinizi en iyi şekilde bilir.
Kendi ömrünü, başkasının umursamazlığına rehin bırakma. Unutma: Bazı ipler çözülmek içindir. Çünkü herkesin elleri tutmaya değil, bırakmaya alışkındır.
Ve sen… Tutanla yürü, tutmayanı özgürlüğüne uğurla.
Yorumlar
Kalan Karakter: