ENGELLERİ AŞAN İNSANLIK
Hayat, bazen kalın duvarlarla çevrili bir kale gibidir. Kimimiz o duvarların arkasında güçlü görünür, kimimiz zaaflarımızın inceliğinde savruluruz. Fakat asıl mesele, duvarların ne kadar yüksek olduğu değil; onların karşısında yüreğimizi ne kadar diri tutabildiğimizdir. Çünkü hayat, hiçbirimize eşit değildir. Kimimizin yolunu düz, kimimizin yolunu dikenlerle dolu bırakır.
Engelli bir bireyin attığı tek bir adım, çoğu zaman engelsiz birinin yüzlerce adımına bedeldir. Çünkü o adımın önünde rampasız kaldırımlar, merdivenler, görmezden gelinen bakışlar ve kırıcı önyargılar vardır. Ama o adım yine de atılır. Çünkü bilir ki o adım, kendi özgürlüğüne, kendi onuruna kazınmış bir satırdır. Engelsiz bir bireyin kolayca yaptığı şey, engelli bir birey için bir savaşa dönüşebilir. İşte o savaşın adı hayattır, o savaşın gücü ise insanın içindeki inançtır.
Ve ne acıdır ki hayatın en yakıcı yanı, “ağız tadıyla yaşayamamak”tır. Tam olacak derken, tam güzelleşiyor derken bir el gelir, seni o güzellikten uzaklaştırır. Bu bazen kader olur, bazen toplumun ön yargıları… Ama insan, ne olursa olsun kendini kaybetmeden yürümeyi öğrenmek zorundadır. Çünkü kaybedilen şey ne olursa olsun, kaybedilmemesi gereken tek şey insanlıktır.
Bir dönem başkaları için yaşarsın, kendinden çok onları gözetirsin. Sonra bir eşik gelir, ayağın takılır, düşersin ama kalktığında artık kendin için yürümeye başlarsın. İşte o andan itibaren yaşamak, daha ağır, daha derin, daha anlamlı olur. Kendinle barışmak, kendinle yürümek, kendin kadar yaşamak demektir bu.
Engelli ya da engelsiz… Herkesin payına düşen bir acı, bir kayıp, bir kırılma vardır. Hayatın sınavı, kimin engelsiz kimin engelli olduğu üzerinden değil; kimimizin kalbinde beslediği körlük, kimimizin zihninde büyüttüğü sağır önyargılar üzerinden yapılır. Unutmayalım; engelsiz olan bir gün bir kaza, bir hastalık, bir yaşlılıkla sınandığında kendi duvarlarının önünde kalakalabilir. O yüzden en büyük engel, bedende değil; kalplerdeki ve zihinlerdeki taşlaşmış duvarlardadır.
Önemli olan, bu sınavlardan geçerken kendini kaybetmemek, kalbini karartmamak, ruhunu tüketmemektir. Çünkü gerçek güç, kaslarda değil yürektedir. Gerçek özgürlük, başkasının özgürlüğüne değer verdiğinde başlar. Gerçek insanlık ise, engelleri birlikte kaldırabildiğimizde anlam kazanır.
Yorumlar
Kalan Karakter: