Toplumların gelişmişlik seviyesi; yalnızca teknolojik ilerlemeleriyle, ekonomik büyüklükleriyle değil, dezavantajlı bireylerine sundukları imkanlarla ölçülür. engelli bireyler için erişilebilirlik, bir lütuf değil; insan onurunun, eşit yaşam hakkının tartışılmaz bir yansımasıdır.
Erişilebilirlik; binaların, açık alanların, toplu taşımanın, bilgi ve iletişim teknolojilerinin, bilgilendirme hizmetlerinin engelli bireyler tarafından güvenli, bağımsız ve eşit şekilde kullanılabilir olmasıdır. (Engelliler Hakkında Kanun, 2005)
Bu tanım yalnızca bir cümle değildir; milyonlarca engelli bireyin hayalini kurduğu, mücadele ettiği, beklediği bir yaşamın özeti ve çığlığıdır.
Engelli bir bireyin bağımsızca yaşaması için okul kapısına ulaşabilmesi gerekir. Hastaneye bir başkasının eline mahkum olmadan gidebilmesi gerekir. Bir kütüphaneye adım atıp bilgiye dokunabilmesi gerekir. Toplu taşıma araçlarında güvenle yolculuk yapabilmesi, internette özgürce gezinebilmesi, bir müzede tarihe tanıklık edebilmesi gerekir.
Bunlar bir lütuf değil, her bireyin doğuştan sahip olduğu haklardır. Ancak bu haklar, göz ardı edildiğinde bir toplumun vicdanı zedelenir; sosyal adalet yerle bir olur.
Engelli bireyler, yalnızca var olmak değil, aktif olmak, üretmek, paylaşmak ister. Sosyal yaşamın her alanında; kültürel, sanatsal ve sportif etkinliklerde yer almak onların da hakkıdır.
Spor, engelli bireyler için yalnızca fiziksel bir faaliyet değil, aynı zamanda özgüvenin, sosyal katılımın ve bağımsız yaşama inancının adıdır. Ancak bunun için erişilebilir salonlara, engellilerin ihtiyaçlarını bilen ve anlayan uzman antrenörlere, uygun spor ekipmanlarına ihtiyaç vardır.
Bir salona giriş kapısının yüksekliği, bir yüzme havuzunun kenarındaki rehber çizgiler, bir sporcunun koluna hafifçe dokunan ve onu doğru yöne yönlendiren bilinçli bir el… Bunlar, bir engelli bireyin hayallerini gerçekleştirmesi için sessiz ama hayati köprülerdir.
Unutulmamalıdır ki; bir toplumda bir bireyin erişemediği her yer, aslında o toplumun da eksik kaldığı bir alandır.
Engellilere erişilebilirlik sağlamak, yalnızca onların değil, tüm insanlığın onurunu ve ahlaki değerlerini yüceltmektir.
Bugün atılacak her adım, geleceğin daha eşit, daha adil ve daha vicdanlı bir toplumunun temellerini atacaktır.
İnsanlık, engelleri değil, ön yargıları aşabildiği gün gerçek anlamda özgürleşecektir.
Yorumlar
Kalan Karakter: