Karanlıktaki Seçim: Bağımsız mı Kalacaksın, Bağımlı mı?
Bazı yollar vardır: Bastonla ölçülmez, gönülle keşfedilir.
Ve işte tam da burada hayat, görme engelli bireyler için bir sınav gibi başlar:
“Bağımsız olacak mısın, yoksa bağımlı mı kalacaksın?”
Bağımlı Bireyin Sessiz Dramı
Bağımsız hareketi öğrenememiş bir görme engelli birey için hayat, sürekli beklemekle başlar. Her gün birilerinin koluna tutunmayı beklemek, sokağa çıkmak için annenin ya da kardeşin boş zamanını kollamak, markete gitmek için yan komşunun müsait olmasını ummak… Bu, görünmeyen ama keskin bir zincirin içinde tutsak kalmaktır.
Kriz anlarında ne olur?
Evde yangın çıkar. Gören birisi yoksa, panik… Karanlığın içinde ne yana döneceğini bilemez.
Yolda kalır. Telefon şarjı biter. İnsanlara bağımlı olduğu için yalnızlık ölüm kadar ürkütücü gelir.
Bir durakta otobüs bekler. Gelen otobüsün ne olduğunu soramaz; çünkü bağımsızlık eğitimi olmamıştır, bastonla tanıyamaz, çevreyi okuyamaz. Korku duvarı örülür zihninde.
İşte bu birey, dışarı çıkmak yerine dünyayı eve hapseder. Kendi kararlarını veremez, kendi riskini alamaz. Bir yerde kaybolsa, sessizce oturur. Çünkü yönünü bilemez. Çünkü yönünü kimse ona öğretmemiştir.
Bağımsızlık yerine merhamet dilenmek zorunda bırakılmıştır.
Bu bir hayat değildir. Bu, başkalarının nefesini bekleyerek yaşamak zorunda kalmaktır.
Bağımsız Bireyin Sessiz Zaferi
Bir de başka bir birey var.
Aynı şehirde doğmuş, aynı sokaktan geçmiş, aynı gözsüzlüğü yaşamış…
Ama o farklı.
Çünkü o bastonunu kavradığında sadece bir “çubuk” değil, özgürlüğünün anahtarını tuttuğunu fark etmiş.
Bu birey sabah kalkar, bastonunu alır, kulaklarını açar. Adımlarındaki titreşimi tanır. Sokağın köşesinde fırının kokusunu alır, kafeden gelen müziği duyar, simitçinin bağırışından nereye geldiğini bilir.
Bir kriz anında yön tayin eder, bir düşme anında hızlıca toparlanır. İnsanlara sormaz; önce kendine sorar: “Ben bu sorunu nasıl çözerim?”
Market alışverişini kendi yapar, otobüse binmeyi bilir, cep telefonuyla harita kullanır, dijital dünya onun ikinci gözüdür.
Korkmaz, yürür.
Yalnız kalmaz, yön bulur.
Engel görmez, çözüm üretir.
İşte bu kişi, görme engelli değildir aslında.
O, gözleri görmeyen ama aklı gören bir devrimcidir.
Hayatın Sorduğu Soru Şudur:
“Bağımlı mı kalacaksın, özgür mü olacaksın?”
Görme engelli bir birey için bu, en hayati karardır.
Çünkü bağımsızlık sadece hareket değil, onur, varlık ve kimlik demektir.
Bağımlı olmak ise, her sabah başkasının izin verdiği kadar yaşamak demektir.
Her Baston Bir Kılıçtır, Her Adım Bir İsyandır
Baston, görme engelli için bir erişim aracı değildir yalnızca.
O bir kılıçtır. Onu eline alan kişi, karanlığa karşı savaş açmıştır.
Adımlar birer isyandır: “Ben yalnızca yürümüyorum, bu toplumu da dönüştürüyorum!” mesajını verir.
Toplum da bu bağımsızlığı gördükçe artık merhametle değil, saygıyla yaklaşır.
Görme engelli bireyler artık yardım isteyen değil, yardım eden bireylere dönüşür.
SONUÇ: IŞIK GÖZDE DEĞİL, KARARDA GİZLİDİR
Bağımsız hareket, görme engelli bireyler için bir ayrıcalık değil, bir hak da değil…
Bir zorunluluktur.
Kimse sizin yerinize yaşamaz. Kimse sizin adınıza hayal kuramaz.
Bu yüzden bastonunuzu alın. Yolda yürüyün. Düşün. Kalkın. Savaşın.
Unutmayın, bağımlı kalan değil, bağımsız kalan kazanır.
Yorumlar
Kalan Karakter: