GARİBANLARIN ACI SONU
Prof. Dr. Cevdet Bozkuş
Gariban. İşi yok gücü yok. Ekmek parası kazanma peşinde. Bir iş bulmuş. Dünyalar onun olmuş. Ne bilsin ki bu iş yerinin kaçak olduğunu. Utanmazlar sigorta bile yapmamışlar. Devletim var demiş, devletine güvenmiş. Onun denetimindedir bu iş yeri yanlış olmaz diye düşünmüş. Ama hiç haberi yok ki yetkisi olanlar bu acı sonu hazırlayan işletmeye göz yummuş.
Ve nihayet yangın ve cayır cayır yanan 6 kadın. Şimdi bunda vebali olanlara soruyorum.
Geceleri nasıl uyuyorsunuz?
Vicdanlarınız birazcık sızlıyor mu?
Zannetmiyorum. Çünkü sızlasaydı hemen istifa ederlerdi. Ama hiçbir şey olmamış gibi davranmaları insanı kahrediyor.
NEDEN BELLİ
Denetim yoksa tedbir zaten olmaz. Az maliyetle çok para kazanma hırsı ahlakın, vicdanın ve kanunun önüne geçmiştir. O zaman çalışanları her türlü tehlike bekliyor demektir. Nitekim ülkemizde işletmelerde sık sık ölümlerle sonuçlanan işyeri kazaları hiç bitmiyor. Hatta öyle ihmallerin olduğu iş kazaları var ki bir cinayet gibi.
Anayasa herkesin yetki ve sorumluluğunu belirlemiştir. Anayasal kurumların vatandaşın mal ve can güvenliğini sağlamak zorundadır. Yürütme gerekli denetim görevini yaparak vatandaşın can ve mal güvenliğini sağlamak zorundadır. Yargı ise kim olursa olsun ayrım yapmadan yanlış yapanların yakasına yapışıp, hukuki işlemi yapmak zorundadır. Anayasa öyle diyor.
Peki öyle mi?
Ben öyle olduğunu görmüyorum. Olanlara bakıyorum gerçek sorumlular ortada yok. Bu kadar yanlış var. Bu kadar haksızlık var ama bunun sorumlusu benim diyen bir yetkili yok. Bu vicdan mı?
Neler oldu neler. Ne yangınlar yaşadı bu ülke.
Tedbir ve denetimin olmadığı işyerlerinde gariban canlar yandı. Milletin yüreği sızlıyor. Sorumlularda tık yok. Bu nasıl bir yönetim anlayışı. Neymiş bu iş yeri sahipleri tanıdık.
İşte Dilovası yangını. Milletin yüreğini yaktı. Evlere ve ocaklara ateşler düştü. Açık olarak tedbirsizlik, denetimsizlik ve çok para kazanma hırsı bu acı sonuçların sebebidir. Yetkililerinde sorumsuzluğudur. İkisi çocuk 7 kadın yanarak can verdiler. Yangın önleme tesisatı, söndürme ve alarm sistemi olmayan, iş güvenliği ve işçi eğitimi önlemlerin alınmadığı, iş yeri levhası olmayan kısaca kaçak çalışan bir işyeri. Ancak ilginç olan burası daha önce 2024 yılında CİMER’e yapılan şikayetler de işyerinde çocukların ve kadınların sigortasız olarak baskı altında çalıştırıldığı ve işyeri tabelasının olmadığı belirtilmiş. Peki ne olmuş bu işyeri çalışmaya devam etmiş.
- İşyeri katı yapı kullanma izin belgesi yok
- İtfaiye uygunluk raporu yok
- Ama Belediye işyeri ruhsatı vermiş.
- İş güvenliği yok
- Çalışanlar sigortasız
- Denetim yok
- İşyeri İŞKUR hizmet merkezi yanında
- Şikayet ve ihbar var gereğini yapan sorumlu yok.
Sonuç 8 kasım 2025 günü yangın ve ikisi çocuk 7 gariban kadın yanarak öldüler. Buna da kader diyeceğiz. Kanunlara uymamış ve aklın gereğini yapmamış gerekli önlemi almamışsın, para kazanma hırsına kapılmışsın, denetim yetkisi olanlarda göz yummuş, bu acı son gelmiş ve buna da kader demek vicdansızlıktır.
Peki neden. Kirli siyasetin korumasında olan bu tür kaçak işletmeler.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel bu yangının olduğu işyerinin ‘’ AK Partinin yıllarca koruduğu ve kolladığı ihaleler verdiği, Akat ailesinin bir şirketine ait olduğunu’’ ifade etti. Bu doğru ise. Bu kadar göz yumma bunun doğru olduğunu gösteriyor. Bu anlamın şudur.
Canların kıymetinin olmadığı, siyasi destekçilerin zenginleşmelerinin önemli olduğu bir sistemle karşı karşıyayız. Tek cümle yazıklar olsun.
Türkiye Barolar Birliği(TBB) bu yangının yalnızca bir iş kazası değil, açıkça önlenebilir bir cinayet olduğunu vurguladı. TBB Çocuk Hakları Komisyonu bu yangın trajedisi, iş güvenliği, çalışma hakkı ve çocukların korunması alanlarında devletin asli sorumluluklarını bir kez daha hatırlatmıştır diye ifade etmişlerdir.
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı ‘’ Nedenler aynı, ölenler aynı’’ başlıklı açıklamasında yangın, alkol buharlarının ölü noktalarda birikmiş olması, tutuşturucu bir kaynakla karşılaşması ve bunun patlamaya, yangına neden olması; yangının ve patlamanın teknik nedeni olarak ifade etmiştir.
Gerekli tedbirleri olmayan bir işletmeye belediye işyeri ruhsatı vermiş. Açıkça görev ihmali yapmış ya da göz yummuş. O halde bu yangında çok büyük bir ihmal var.
Dilovası Belediye Başkanı hala o koltukta oturuyor.
Denetim yoksa ölümler kaçınılmazdır. Denetim sorumluluğu kimde. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığında. Denetim yapmış mı yapmamış. O halde bu yangından sorumlusun.
Ama Bakan Vedat Işıkhan hala koltukta oturuyor.
Unutulmayan bir yangın var ki,
Kartalkaya otel yangını. Aynı sorumsuzlık burada da var. Tedbir de yok, denetim de yok. Kar hırsı her şeyin önüne geçmiş. Yangınla ilgili yeterli tedbirin olmadığı otele bakanlığın işletme izni vermesi açıkça katliam gibi olan bu yangına sebep olmuştur. Sonuç 78 can kaybı. 36 sı çocuk. Karne hediyesi tatili çocuklara ve ailelerine mezar olmuştur. Tüm milleti yasa boğmuştur. Ama Bakan yardımcısı ise bu bir iş kazası diyerek sorumluluktan kaçma hafifliğini göstermiştir. Yaklaşık 10 ay geçti,
Ama Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy hala koltukta oturuyor.
İşte sistem.
İşte tedbirsizlik ve denetimsizlik.
İşte zengin olma hırsı.
İşte yaşanan acılar. İşte pişkin sorumlular. Yazıklar olsun.
Yorumlar
Kalan Karakter: