ZEYTİN KÖYLÜSÜ EFENDİ DEĞİLMİŞ
Prof. Dr. Cevdet Bozkuş
Köylü milletin efendisidir diye biliyorduk. Ama değilmiş.
Şimdi başka efendiler türedi. Milletin kömürünü işleten imtiyazlı şirketler efendi oldu. Kömürün üstündeki toprağın, zeytin ağaçlarının ve toprağı işleyen köylülerin bir önemi yokmuş. Zeytin köylüsü geleceğini kaybedecekmiş hiç önemli değilmiş.
Nasıl olsa ekonomi çok iyi. Paramız bol. Artık dışardan alırız.
Köylünün üretmesi çok önemli. Peki köylü üretmezse ne olur. Milletin karnı doymaz. Gıda sıkıntısı başlar ve dışa bağımlılık artar. Pahalılık artar. Ekonomi daha da bozulur. Tarım alanları boş kalır ve tarım biter. Onun için köylümüz üretmeli ve devlet onu destek vermeli. Ama bunu yapmadınız.
Sayenizde bu millet tane ile meyve ve dilimle karpuzla tanıştı.
Zeytin ağacının sizin için hiçbir anlamı yokmuş. Zeytin köylüsü yıllardır bunun mücadelesi vermiş. Ama onları anlayamadınız ya da anlamak istemediniz. Zeytin ağacı zeytin köylüsünün ekmeği, aşı, doğası, kültürü, onun geçmişi, onun geleceği onun her şeyi.
Bu zeytin köylüsü Ankara’ya büyük umutlarla geldi ve günlerce Meclis kapısında yatdı. Kendilerini temsil ettiğini düşündüğü vekiller belki onları dinler ve zeytin ağaçlarının katledilmesini durdurabilirler diye umut etmişlerdi ama umduklarını bulamadılar. İktidar vekilleri talimatı almışlardı. Kavga, dövüş sabaha kadar çalıştılar ve şirketlerin istediği o kanunu çıkardılar.
- Zeytin ağacı, zeytin köylüsü onların umurunda değilmiş.
- Doğanın tahrip edilmesi ve köylerin köyünden edilmesi önemli değilmiş.
- Yüzlerce yılda oluşan toprakların yok edilmesi umurlarında değilmiş.
- Kendi vekillerinin de sahibi olduğu şirketlerin kömür üretimi önemliymiş.
- Elektrik üretecek bol para kazanacaklar.
- Yenilenebilir enerji kaynaklarında daha temiz ve daha ucuz elektrik üretmek varken kömürden elektrik üretmek yarattığı çevre ve sağlık sorunlar hiç umurlarına değilmiş.
***
Akdeniz ikliminde yer şekli ayrımı yapmadan her koşulda yetişen, kökleri derinlere kadar indiği için suyu en verimli şekilde kullanan zeytin ağacı, tarih boyunca bereketin ve bolluğun sembolü olmuştur. Zeytin yağı ve diğer ürünleri ile besleyici değeri çok yüksek olan zeytin kalp ve damar sağlığına çok faydalı olduğu bilimsel olarak bilinir. Zeytin dalı uzatmak barış çağrısıdır. Birleşmiş Milletler logosunda yer alan zeytin dalları dünyada barışı temsil eder.
Büyük Önder ülkenin bunca sorunu varken zeytini unutmamış. Zeytin konusunda çok önemli karalar alınmştır.
- Zeytinliklerin koruması ve genişletmesi için bir halk hareketi başlatmış.
- 1925 yılında devlet arazilerindeki zeytinlikler bedeli 10 yıl taksitle ödenmek üzere köylüye satılmış.
- 1929 yılında yabani ağaçların aşılanması kanunu çıkarılarak, yabani zeytinler aşılanmış.
- 1930 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile hastane yemeklerinde zeytin yağı kullanılması kararı alınmış.
- 1937 yılında hazırlanan kanun tasarısı TBMM’sine sevk edilmiş ve 3573 sayılı Zeytinciliğin ıslahı kanunu 1939 yılında mecliste kabul edilerek zeytin güvence altına alınmıştır.
İşte devlet adamı farkı bu.
Peki 2025 Türkiye’si ve ülkeyi yönetenler ne yaptılar. 86 yıl sonra zeytin köylüsünü ne kadar önemsediklerini gördük. 3 AKP milletvekili tarafından hazırlanan, zeytinlik alanların enerji üretimi amacıyla maden (özellikle kömür) faaliyetlerine açılması öngören yasa teklifi bölge halkının ve çevrecilerin de yoğun karşı çıkmasına karşın AKP ve MHP oylarıyla meclisten geçirdiler. Zeytin üreticisi köylü mutsuz edildi. Bu kanun çıkmasını isteyen şirket patronları son derece mutlu oldular.
İşte 1923 yönetim aklı ile 2025 yönetim aklı.
***
Bakın bazı Akdeniz ülkeleri bunun farkında. Örneğin İspanya. Ülkemizin yüzölçümünün %64.5 u kadar büyüklüğe sahip İspanya’nın bizim kadar geniş tarım alanı ve zeytin ekim alanı yok. Ama zeytin üretiminde Akdeniz ülkeleri içinde 1. olmuş.
- Yılda zeytin üretimi; İspanya 8.256.550 ton, Yunanistan 3.240.063 ton, İtalya 2.270.630 ton, Türkiye 1.738.680 ton.
- Zeytin yağı ihracatı(2024 yılı); İspanya 24 milyar dolar, Türkiye 407,6 milyon dolar. Bu fark bizim her konuda olduğu gibi bu konuda da ne kadar beceriksiz olduğumuzun ispatıdır. Halbuki ekim alanı büyüklüğüne göre bizin İspanya’nın en az 2 katı ihracatımız olmalıydı.
***
Ne yapmalıyız.
- Topyekün kırsal kalkınma hedefi ile tarıma destek verilmeli.
- Tüm tarım ürünlerinde en yüksek verime ulaşmalı.
- En önemli ürünlerimizden biri ola zeytin alanları korunmalı ve yeni ekimler yapılmalı, üretimde en üst seviyeye çıkmalı.
- Zeytin yağı ihracatın da 50 milyar doları geçmeliyiz.
Bunlar hayal değil ama bu iktidarla olmaz. İnşaat rantı ile tarım alanlarını yok edenler, şimdide kömür rantı ile zeytin arazilerini yok edecekler.
Eğer bu zengin yeraltı ve yerüstü kaynaklarımız becerikli ellerde olsaydı biz Avrupa da en kalkınmış ülke olabilirdik. Beceriksizler yüzünden olamadık. Hala olabiliriz. Yeter ki zeytin köylüsünü umursayan, günlerce meclis kapısında yatırmayan, onları kapıda karşılayan, ülke sevdalısı vekillerin çoğunlukta olduğu bir meclis oluşturalım. O zaman o güzel yıllar gelecektir.
Millet kararını vermiş. Büyük bir umutla sandığı bekliyor. “Yarın, bugünden daha güzel olacak; çünkü umudun seni oraya götürecek.” sözünde olduğu gibi.
Yorumlar
Kalan Karakter: