İktidar ve muhalefet partilerinin tutumu!
İktidar partileriyle muhalefet partilerini karşılaştırdığınızda iktidar partilerinin sorumluluğu, muhalefet partilerinden kat kat daha fazladır. Türkiye'deki iktidar- muhalefet ilişkileri milletin- devletin menfaatlerinden ziyade, parti menfaatlerini ön planda tutarak işler.
Muhalefete göre iktidar işi doğru da yapsa, yanlışta yapsa yanlıştır. İktidara göreyse muhalefet doğruda eleştirse, yanlışta eleştirse her dediği yanlıştır. İktidarı yıpratmak içindir. Aslında kendini eleştirmemek, eleştiriye tahammül edememek bireyler olarak hepimizde var. Sırf iktidara duyulan kinden dolayı iktidarın yaptığı olumlu bir iş kesinlikle beğenilmez. O işte bir açık aranır, ufak bir hata büyütülür büyütülür okyanuslara sığmaz hale getirilir. Bazen ülkenin ekonomisi, siyasi bir hatası muhalefeti ülke düşmanlarıyla aynı safta toplar, birlikte sevinirler. Döviz, hayat pahalılığı yükselir, muhalefet bayram eder. Türkiye'yi yabancı devlet ve kuruluşlarına şikayet etmekten çekinmez, daha doğrusu utanmaz... İktidarında muhalefeti yok sayması, her söylediğinin tersini yapması kabul edilemez. Madem az da olsa rejimimizi demokratik hukuk devleti olarak tarif ediyorsak, yasalar çerçevesinde muhalefet partilerine gereken önemi vermeliyiz.
Ülkemiz bir sorunlar yumağına dönüşmüşken, son günlerde bir de başımıza CHP meselesi çıkmış oldu. Solculuğun önemli özelliği paylaşımcı bir yapıya sahip olmasıdır. Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanabilmek için Kılıçdaroğlu, nefsi uğruna bir siyasetçinin yapmaması gereken bütün hataları peş peşe sıraladı. Babasının kesesinden harcar gibi sağa sola 40 milletvekili dağıttı. Bugün Mecliste tabanı olmadığı halde koltuk işgal eden birçok parti var. Meclisteki istikrarsızlığın sebeplerinden biri de budur. Kılıçdaroğlu'nun seçimi kazanamaması üzerine CHP kurultaya gitti.
İmamoğlu destekli Özgür Özel ıkına sıkına kurultayı kazanmış oldu.
Belediye seçimlerinde CHP'nin büyük şehirlerde kazanması üzerine bu defa Cumhurbaşkanlığı isteyen İmamoğlu, ülkedeki sorun yumağına aldırmadan Cumhurbaşkanlığı tartışması yarattı, Mansur Yavaş gibi ileriyi daha iyi görebilen partililerin ikazına rağmen kendini CHP Cumhurbaşkanı olarak ilan etti. (Mansur Yavaş'ın da katılmadığı uyduruk bir oylamadan sonra) Hiçbir sorumluluk duymadan, halkın sorunlarını umursamadan, daha seçime 3 yıl gibi bir zaman varken sanki Cumhurbaşkanlığı makamı kaçıyormuş gibi aceleden aday olmayı, ülkenin sorunlarını ertelemeye kalkışmasını doğru bulmuyorum. Toplumun kendi içerisinde bölünmesini, devlet ile halkı karşı karşıya getirmesinin vatanseverlikle bağdaşmadığını düşünüyorum. Meğerse kurultayı kazanmalarıda usülsüzlüklerle doluymuş. İmamoğlu fırsat bu fırsattır diyerek, dereyi görmeden paçaları sıvadı ve il il Cumhurbaşkanlığı mitingleri yapmaya başladı.
Bunun üzerine kendi partili arkadaşları kurultaydaki yolsuzluklarından dolayı, kendisini adli makamlara şikayet ettiler.
Onunla da kalınmadı, bu kez yine CHP'li arkadaşları kendisinin ve diğer birçok Belediye Başkanlarını yaptıkları yolsuzlukları,suç duyurusunda bulundular. ve tutuklanmalarını sağladılar. Bütün bu pislikleri meydanlarda solculuk hesapları yaparak, hem kendilerini aklamaya, hem vatandaşı etraflarında toplamaya çalışıyorlar. Bunun için gençleri ve halkı sokaklara dökme niyetindeler. Bütün bu olup bitenler Ak Partinin başının altından çıkıyormuş. Ak Parti CHP'den korkuyormuş. Ak Parti sizi şikayet etmedi. Kendi kendinizi şikayet ettiniz. Şikayetler belirli deliller üzerinden değerlendiriliyor. Milleti devletiyle karşı karşıya getirmek, milletin parasını gaspetmek, parti yönetimini rüşvetle ele geçirmek, ülke olarak sorunlar yumağında boğuşurken olanları görmezden gelip, sırf kendi çıkarları için ortaya Cumhurbaşkanlığı meselesini atan bir kişiden Cumhurbaşkanı olmaz. Ak Parti dört dörtlük mü yürüyor? Ne alaka? Onu da eleştire eleştire dilimizde tüy bitti... Gençler, birilerinin yağmaladıklarını aklamak için sokaklara dökülüp, geleceğinizi tehlikeye atmayın.
ABD'ye, İsrai'e, ve haksızlıklara, katliamlara karşı birer insan olarak sokaklara çıkın... Ancak birilerinin çaldıklarını korumak için asla...Solculuk, devrimcilik, hırsızları korumak değil, onlardan hesap sormaktır...
Yorumlar
Kalan Karakter: