PEPE KADAR OLAMADINIZ
Prof. Dr. Cevdet Bozkuş
İradelerini ABD emperyalizmine teslim etmiş ve onun güdümüne girmiş ülkelerin yönetimleri ihanet içindeler. Halkları fakirleşirken, kendileri hem lüks saraylarda yaşıyorlar hem de soyarak zenginleştiklerine tanık oluyoruz. Bir başka ihanet ise edindikleri bu zenginliklerini utanmadan başta ABD olmak üzere başka ülkelere taşıyarak oralarda mal ve mülk sahibi olmaları çok utanç verici bir davranış. Yani kaçacakları yerleri şimdiden belirlemişler. Ama halkını zenginleştiren ve kendi fakir yaşayan adamı görmeyi ve onun gibi olmayı akıllarına getirmediler. Yani adam olamadılar.
Olamazdılar. Çünkü o adam,
- Cesur, yürekli, dürüst, ahlaklı ve vicdanlı,
- Ülke sevdalısı ve millet sevdalısıydı bir adamdı.
- Diğerleri kendilerini ve yakın çevrelerini için yönetime gelmişlerdi. Ülke ve millet umurlarında değildi.
İşte o adam gibi adam Uruguay'ın eski Devlet Başkanı Jose Mujica (Pepe) hayatını kaybetti. Fakirdi ama gönlü zengindi. Bir ülke nasıl yönetilir örneğini tüm dünyaya göstermişti. Keşke ülkeleri yönetenler senin gibi olabilselerdi. O zaman bugün dünya böyle olmazdı.
Mustafa Kemal Atatürk gibi olmaların zaten mümkün değildi. Tarih Büyük Önder gibi bir devlet adamı görmedi, asla da görmeyecektir. Ama Pepe gibi bir devlet adamı olmayı da beceremediler.
Uruguay’ın eski Devlet Başkanı José Alberto Mujica Cordano diğer adıyla Pepe. Gençlik yıllarını ezilen halkından yana olan devrimci bir dünya görüşü olarak geçirmiş ve 12 yıl cezaevinde kalmış. 1985 den sonra başlayan siyasi mücadelesi ile 2009 seçimimde %52 oyla Cumhurbaşkanı seçilmiştir. Seçimden sonra yaptığı balkon konuşmasında intikam değil birlik çağrısı yapmıştı; “Yoldaşlar, seçimi kazanmış olabiliriz, ama şimdilik muzaffer sayılamayız, çünkü gerçeğin tek sahibi değiliz. Seçimi kaybettiği için üzülenleri de anlamalıyız.”
İşte o devrimci adam göreve geldikten sonra uyguladığı siyasi politikalarla ülke çok kısa zamanda gelişmeye ve kalkınmaya başlaması ile halkının gönlüne girmiştir. Saraylardan uzak bir özel yaşamı ile herkese örnek olmuştur. Asla itibar dememiş, itibarı ülke gerçeklerine göre yaşamak olduğunu tercih etmiştir. “Ben insanların geceleri yatacak saçak altı bile bulamadıkları bir dünyada, başkalarının 500 metrekarelik malikânelerde yaşamasını anlamıyorum. Evsizler için ev, suyu olmayanlar için su lazım, ekmek lazım. Sen böyle bir dünyada ‘özel uçağım olsun, oraya buraya gideyim’ diyerek halk adamının nasıl olması gerektiğini ifade etmiştir.
- Maaşının yüzde 90’ını yoksullara dağıtan,
- 87 model volkswagen kaplumbağa tipi eski bir araba kullanan,
- Başkanlık sarayından uzak, eşi ve köpeğiyle birlikte küçük bir çiftlik evinde sade bir yaşamı tercih etmiştir. Lüksten ve şatafat karşısında olmuş, tasarruf prensibin den asla vazgeçmemiştir. “Bana fakir denmesi yanlış, ben tutumlu bir insanım.’’ demiştir.
Bu gönül adamı ülkesinde petrol ve doğal gaz yoktu ama yüreği vardı. Bilimi önceleyen akılcı bir anlayışla her alanda önemli değişimler yapmıştır. Sosyal politikanın yoksulluk ve eşitsizlikle mücadelede önemli olduğunu ve eğitim, sağlık, barınma ve çalışmanın herkes için temel bir hak olduğunu ilkesi ile hareket etmiştir. Halkının refahı için attığı adımlarla;
- Ekonomi düzelmeye başlamış. IMF raporuna göre kişi başına düşen milli gelir 2009 yılında 8,996 $ iken 2013’te 14.703 $’a yükselmiş. Enflasyon:%5.36
- Tarım ve hayvancılığı çok önemsemiş ve ona göre akılcı projeler geliştirerek ekonominin düzelmesinde önemli rol oynamıştır. Tarımsal ürünler ihracatın %65 ulaşmıştır.
- Eğitim parasız ve laik hale gelmiş. Eğitime bütçesini savunma bütçesinin 20 katı yapmış.
- Sağlık parasız olmuş ve sağlık merkezlerini yaygınlaştırmıştır.
- İsraf, yolsuzluk ve rüşvete fırsat vermemiş.
Özel yaşamıyla, ülkesini ve halkını sevmesiyle ve yaptıklarıyla tam bir halk yanlısı devlet adamıydı. Tarih öyle de yazacak. Ama birde dünyayı yarattığını zanneden, her hareketiyle gülünç durumuna düşen, ABD gibi bir ülkenin başkanına bakın;
- Devlet adamı ciddiyetinden uzak,
- Şovmenliği devleti yönetmek zanneden,
- Tacizden ve tecavüzden yargılanmış,
- Tam bir tüccar,
- Başka ülkelere karşı son derece saygısız ve hakaret eden, küçümseyen. Ancak emrinde olan ve menfaatlerini karşılayanlara iltifatlar yağdıran çok sevdiğini söyleyen iki yüzlü bir adam. ****Bakın Prens Selman’a ne diyor “çok etkilendim, çok sevdim” ve “yaşının ötesinde bilgeliğe sahip”. Çünkü ticari antlaşmaları istediği gibi yapmıştı. **** Dün terörist dediği Şara’ya bugün ‘’Etkilendim, gerçek bir lider’’ dedi. Neden emrinde olması. ****Kızdığı zamanda ‘’ Aptallık etme mal varlığı açıklarım’’ ya da işine geldiği zaman dostum, severim oda beni sever diyebilecek küstah bir adam.
- Zenginliğin gözü çıksın insanı adamlıktan çıkarır, küstah ve saygısız bir devlet adamı yapar.
İşte Pepe, İşte Trump. Aradaki fark bu.
Pepe’yi devlet adamı yapan çok zor bir şey değildi. Ne yaptı.
- Halkını ve ülkesini çok sevdi.
- İsrafı ve yolsuzluğu bitirdi.
- Tarafsız bir yargı sistemi kurdu.
- Ülke kaynaklarına göre planlı bilimsel bir kalkınma modeli uygulayarak çok kısa zamanda o başarılı oldu.
Ekrem İmamoğlu yayınladığı mesajda Pepe için "İktidar düşkünü, hırslı ve yozlaşmış politikacıların tam tersi bir hayat yaşadı. 'İtibardan tasarruf olmaz diyenlere inat, gerçek itibarın ne olduğunu dünyaya o öğretti". Çünkü onun için itibar, yaptırdığı çok odalı saraylarda değil; mütevazı gecekondu evinde yaşamaktı. O, iktidarını sarayların görkemli tahtlarında değil, başta Uruguay olmak üzere tüm Latin Amerika’nın ve dünya mazlumlarının gönlünde kurdu. Tüm dünyaya, vicdanlı, ahlaklı ve adaletli bir devlet başkanının nasıl yaşaması gerektiğine dair ilham verici, muazzam bir örnek oldu. Güle güle Pepe… Seninle tanışmak benim için büyük bir onurdu. Huzur içinde uyu." diyerek onun gerçek bir halk adamı olduğunu ifade ediyordu.
Ülkelerini soyan ve ihanet edenlere tavsiyem asıl itibarı Pepe’den öğrenin.
Yorumlar
Kalan Karakter: