DÜŞÜNCE ENGELİ
İnsanoğlu doğumundan ölümüne kadar geçen süre boyunca kendi hayatından sorumlu olduğu kadar toplumun sorunlarından ve sorumluluklarından da mesuldür. Her birey yalnızca kendisi için değil etrafındaki insanlar için de yaşamak zorundadır. Yaşamımız gereği suya, havaya, barınmaya vb. tüm yaşamsal zorunluluklara ihtiyacımız olduğu kadar insana ve insanlara da ihtiyacımız vardır. Varoluşumuz gereği yaşamımızı sürdürebilmemiz için tüm canlılarla bir uyum içinde yaşamak zorundayız.
Bu engeller kimi zaman yaşamımızı zorlaştırır, kimi zaman ise sonuca varmada ki süremizi uzatır. Bu zaman içinde oluşabilecek sorunları çözümlemek için bazı kararlar alır ve uygularız. Lakin bu engeller her zaman yaşamımızla ilgili olmayabilir. Bazen engeller hayatımızda değil de bedenimizde yer edinir. Bedensel engel her zaman yaşamsal engel kadar süreli veya çözümleyici değildir. Bu engelleri yaşamımıza, düşüncelerimize ve fikirlerimize entegre etmek zorundayız. Geri kalan hayatımızda bu engellerle yaşamak mecburiyetindeyiz. Bedensel engeller kimi insan için doğum anında başlar, kimi insan için ise zaman içinde meydana gelir. Bedensel engellere alışmak her insan için aynı ölçüde değildir.
İnsanın hayatını devam ettirdiği bir süre içinde herhangi bir sebepten ötürü vücudunun bir uzvunu kaybetmesi kolaylıkla kabullenilecek bir durum değildir. Kişinin kendini hazırlaması kadar etrafındaki insanların da bu durumlarda yardım ve destekleri büyük bir önem arz etmektedir. İnsanın engellerle yaşaması zaten zor olacağından dolayı toplumunda bu durumu zorlaştırması yerine kolaylaştırması insanlık sorumluluğudur. Bu sorumluluğu yerine getirmek zorundayız.
Unutulmamalıdır ki her insan bir engelli adayıdır. Bunun için toplum bilinçlenmesi en önemli gereksinimdir. Toplum olarak ne kadar bilinçli hareket edersek birey içinde o kadar kolay bir yaşam oluşur. Bunun için toplum olarak ilk önce empati yeteneğimizi geliştirmemiz gerekir. Hiç kimse anlatmadığı sürece karşısındakinin nasıl bir zorlu ve sıkıntılı yaşam sürdürdüğünü bilemez. Toplumdan dışlamak, engelli yaşamını zorlaştırmak ve sorunları artırmak en büyük insanlık suçudur.
Her engelli aynı zamanda bir insandır. Toplumdaki insanlardan engellileri ayıran tek özelliğin engeli olduğunu düşünmek en büyük düşünce engelidir. Toplumu çürüten ve çökerten en büyük sorunda bu düşünce engelidir. Dil, din, ırk ayrımı yapmak nasıl insanlık suçuysa engelli bir bireyi de toplumdan dışlamak aynı ölçüde suçtur. Aynı dünyada yaşadığımız süre boyunca her birimiz eşitiz. Engelli olmak gözleri görmeyen, kulağı duymayan veya yürüyemeyen demek değildir. Asıl engelli olmak; engelli bir bireyi toplumdan dışlamak, kusurlu görmek, eksik görmek ve bu noksanlığı dile ve düşünceye vurmaktır. Unutulmamalıdır ki hiç kimse kendi isteğiyle ve bu noksanlıklarla yaşamını sürdürmek istemez. En büyük engel ön yargıdır. Bu ön yargı kırılmadığı sürece benden ve düşünce engelli arasında herhangi bir fark yoktur. Hayatın insanlara gösterdiği soğuk yüzüdür engelli olmak. Bu zorunlulukla yaşamak hiç kimsenin tercih edeceği bir durum değildir.
Bizler sağlıklı bireyler olarak tüm engelli insanlarla aynı ölçüde ve eşitlikte yaşamayı öğrenmek zorundayız. Yaşamımız boyunca zorlaştırmaktan ziyade kolay bir hayat sunma mecburiyetini kendimize bir görev olarak kabul etmeliyiz. Engelin bedenden değil de düşünceden geldiğini unutmamalıyız. Engelliler için yaptıklarınızı aslında toplum için yaptığınızı aklınızdan çıkarmayın. Unutmayınız ki asıl engel sevgisizliktir.
Yorumlar
Kalan Karakter: