Kars 1924 Otelde düzenlenen söyleşide Karslı ve Ardahanlı siyasetçi ve STK temsilcileri ile bir araya gelen Mümtaz'er Türköne, MHP Lideri Devlet Bahçeli tarafından başlatılan yeni çözüm süreci üzerine konuşarak, Kürt ve Türk halklarının kader birliğine vurgu yaptı.
Siyaset bilimci Mümtaz'er Türköne Kars’ta katıldığı söyleşide, "Türkiye'de Kürt sorunu, hiçbir zaman Türk - Kürt çatışması şeklinde tezahür eden bir sorun olmadı. Türkiye’deki Kürt sorunu, Kürtlerle Türkiye Cumhuriyeti arasındaki bir sorun oldu" dedi.
MHP Lideri Devlet Bahçeli tarafından başlatılan çözüm süreci ile yeni bir yüzyıla başlandığına vurgu yapan ve çözüm sürecine yönelik görüşlerini dile getiren Türköne, söyleşinin sonunda katılımcıların sorularını cevapladı.
Türköne, şunları söyledi:
“Türkiye'de Kürt sorunu, hiçbir zaman Türk - Kürt çatışması şeklinde tezahür eden bir sorun olmadı. Türkiye’deki Kürt sorunu, Kürtlerle Türkiye Cumhuriyeti arasındaki bir sorun oldu. Devletin zorlamaları, devletin sınırlamaları, devletin tanıdığı sınırlar, onlarla ilgili tartışmalar, olağanüstü haller, terörle mücadele kanunları; bunlar eşitliğinde yürüyen mesele oldu. Yoksa hepimiz biliyorsunuz; dünyanın en çok Kürt nüfusunun yaşadığı şehir İstanbul'dur. Oralarda böyle sorunlar ortaya çıkmadı. Yani bir Türk - Kürk çatışması yaşanmadı. 1990'lı yıllarda batıda bazı yerlerde toplumsal olaylar oldu. Hatırlarsınız onların da çoğunun Kürt -Türk çatışması ile alakası yoktu. Çoğu ekonomik sebeplere dayanıyordu.
Yeni bir yüzyıla başlıyoruz
Evet, neticede yeni bir yüzyıla başlıyoruz, aslında başladık. Bazıları hala ön yargıları, alışkanlıklarını, alıştığı kalıpları değiştirmekte zorlanabilir. Fakat bu kendi mecrasında kim ne derse desin, kim nerede nasıl tavır alırsa alsın, bu kader birliği şeklinde olgunlaşmaya ve kendi hükmünü icra etmeye başlayacak.
Çok açık ve berrak bir şekilde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin gösterdiği bir irade var. Yani mecliste komisyonlar toplanıyor; Bu kimsenin fikri değil, kimsenin talebi değil, bu ortaya çıkan o ortak aklın eseridir. Bu komisyonun oluşması konusunda iki taraf çok ısrarcı oldu. Bir taraf Devlet Bahçeli ve bir tarafta devletteki görevliler çok ısrarlı oldu. Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş o komisyonla ilgili açıklamalar yaptığında ona dair çok fazla şeyler var. Bir de İmralı’dan Abdullah Öcalan çok ısrarcı oldu. Özellikle üzerinde durdu ısrar etti. Zaman alıyor. Hakikaten benim de anlamakta, yorumlamakta zorluk çektiğim o ön yargılar ve alışkanlıklar var. Bunlardan kurtulma çabası, bu herhalde bizim diplomasi kanadında Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin diplomatlarında, güvenlik birimlerinde çok daha olgunlaşmış vaziyette. Ve öyle anlaşılıyor. Çünkü sürükleyici güç onlar.
"Bu barışmanın ötesinde bir şeydir"
Öcalan iki kere üzerinde durdu. Ben, ‘iktidarla iş yürütmüyorum; yani iktidarı muhatap almıyorum’ dedi. Ben, ‘norm devleti muhatap alıyorum’ dedi. O norm devlet lafının arkasında duran çok önemli bir şey var, çok kuvvetli bir şey var. Ve orada zaten varılmış bir mutabakat, sizin gördüğünüz işte gündeme düşen olaylarla adım adım yürüyor. Kendi mecrasında ilerliyor. Biraz sabır gerekiyor. Demek ki; birilerinin bir şeyleri anlaması için de daha da basitleştirilerek anlatılması gerekiyor. Bu barışmanın ötesinde bir şeydir. Barışmanın ötesinde aynı hedefe doğru yürümektir. Yani kader birliği dediğim bu müthiş bir zenginliktir. "
Çapan: "Bu ülkede Kürt düşmanı olmamak bile tehlikeli hale geldi"
Söyleşinin ev sahibi Gürbüz Çapan da konuşmasında, toplumdaki dilin ve söylemin dönüşmesi gerektiğini vurguladı. Çapan, “Bu ülkede Kürt düşmanı olmamak bile tehlikeli hale geldi. Öncelikle dilimizi düzeltmemiz gerekiyor. Lafa başlarken yedi cedde küfürle başlıyoruz. Bu dili arındırabilirsek, sorunu çözebiliriz” dedi.
Çapan, geçmişteki toplumsal yapıya atıfta bulunarak, “Kars’ta kimsenin kimseyle sorunu yoktu. Kültürel çatışmalar sonradan öne çıktı. Bunlar dış müdahalelerle büyütüldü. Şimdi aynı çevreler bu durumu temizlemeye çalışıyor. Biz bu vatanın her yerinde birlikte yaşayacağız” ifadelerini kullandı. Çapan, 1990’larda hazırladıkları Kürt raporuna da değinerek, “Eğitim hakkını savunduk, ama hemen PKK’lı ilan edildik. Ben Kürt düşmanı değilim, sadece adaletli davranmaya çalışıyorum. Ancak bu bile tehlikeli hale geldi” dedi.
Yorumlar
Kalan Karakter: