Karslı araştırmacı yazar Naim Tamyüksel, tarihi Kaleiçi Mahallesi’nde yıkılan Fahrettin Kırzıoğlu’nun evine dair kaleme aldığı yazıda, sadece bir yapının değil, Kars’ın kültürel hafızasının da yok olduğunu dile getirdi. Tamyüksel, yıkılan evin yerine inşa edilecek bir kültür ve edebiyat merkezinin, hem şehre hem de gelecek nesillere önemli bir miras bırakacağını vurguladı.
Araştırmalarına Şahit Oldu, Kitabında Kayda Geçirdi
Tamyüksel bu değerlendirmeyi, geçen yıl yürüttüğü saha çalışmaları ve gözlemler doğrultusunda kaleme aldı. Söz konusu yazı, yazarın “Miras Yolculuğu” adlı kitap çalışmasında da yer aldı. Kaleiçi’nde yaptığı araştırmalar sırasında tanık olduğu kültürel yıkımı belgelerken, bu yıkımın sadece taş yığınlarından ibaret olmadığını, aynı zamanda bir dönemin ruhunu da gömdüğünü ifade etti.
Bir Ev Değil, Bir Dönemin Tanığıydı
Kars’ın surlarla çevrili kadim mahallesi Kaleiçi, birçok kültürel öncüyü yetiştirmiş bir yer olarak tarihteki yerini koruyor. Bunlardan biri olan Kırzıoğlu Fahrettin’in doğup büyüdüğü evin yıkılması, Tamyüksel’e göre yalnızca fiziksel bir kayıp değil, toplumsal bir vefasızlık. “Bu ev, bir insanın değil, bir çağın izlerini taşıyordu” diyen yazar, geçmişe sahip çıkmanın kültürel süreklilik açısından önemine dikkat çekti.
Kültürel Hafızanın Sembolü Kaleiçi
Yazısında Kaleiçi’nin önemini anlatan Tamyüksel, bu bölgenin sadece bir mahalle olmadığını, Kars’ın tarihi ruhunu ve kültürel derinliğini taşıyan bir kimlik olduğunu belirtti. Ozan Çobanoğlu, Hafız Kurban Yurtseven, Temel Yıldırım ve Hatunoğulları ailesi gibi birçok ismin bu mahalleden çıktığını hatırlatan Tamyüksel, bu mirasın mekânsal olarak da yaşatılması gerektiğini ifade etti.
Bir Kültür Mührü: Kırzıoğlu Kültür Merkezi
Tamyüksel’in önerisi, yıkılan evin yerine bir kültür merkezi yapılması. İçinde halk edebiyatı, şiir, arşiv ve ozanlık kültürünü barındıracak bu merkezin, hem Kırzıoğlu’nun anısını yaşatacağı hem de yeni kuşaklara kültürel bir nefes olacağı belirtiliyor. “Bu yapı, kaybolan eski şehrin yerinde yeni bir kültürel sembol olur” diyen yazar, bu çağrının sadece bir onurlandırma değil, bir kültürel diriliş çağrısı olduğunu vurguladı.
Tamyüksel yazısını şu güçlü cümleyle sonlandırıyor: “Kültür, ancak onu yaşatan mekânlarla ayakta kalır. Kırzıoğlu’nun evi de, yok olan bir geçmişin değil; diriltilecek bir geleceğin sembolü olmalıdır.”
Bu çağrı, Kars’ın kültürüne, tarihine ve geleceğine yön verecek bir adım olabilir.
Yorumlar
Kalan Karakter: