Çelebi Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Şahin, Kars Kafkas Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nebahat Arslan ile Kars yerel medyası üzerine, tarihsel bir değerlendirme yaptı.
Nebahat Oran Arslan, Çelebi Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Şahin’in kendisi ile gerçekleştirdiği söyleşide, “Basının Gölgesinde Bir Kent, Kars Yerel Medyası Başlığı’ altında, Kars yerel basınının tarihsel serüveni çok katmanlı bir perspektifle ele aldı. Söyleşide; yerel medyanın şehir hafızası, kültürel kimliği ve toplumsal dönüşüm üzerindeki belirleyici rolü arşivler, süreli yayınlar ve yerel aktörler üzerinden tartışıldı.
Prof. Dr. Nebahat Arslan, Kars yerel basını ve Kars Halkevi üzerine yürüttüğü çalışmalar sırasında bu alanın özellikle dikkatimi çektiğini belirterek, “Mevcut materyalin zenginliği ortaya çıktıkça, söz konusu birikimi müstakil bir kitapta toplamaya karar verdim. Ancak gazete ve dergi nüshalarına ulaşmak sanıldığı kadar kolay olmadı.
Çalışmanın ilk aşamasında Varlık gazetesini temin etmeyi hedefledik. Bu gazeteye Ankara Millî Kütüphane aracılığıyla ulaştıktan sonra, Kars basınına ilişkin pek çok kaynağın da burada muhafaza edildiğini fark ettik. Böylece yıllara yayılan, sabır ve özveri gerektiren bir araştırma süreci başladı. Kars’ta yayımlanan gazete ve dergiler ile kazalara ait süreli yayınları; kimi zaman özel koleksiyonlardan, kimi zaman da hiç beklenmedik mekânlardan temin ederek bir araya getirmeye çalıştık.
Kars Halk Kütüphanesi’nden ise yalnızca bir kez yararlanabildik. Bu da Vatan gazetesinin vilayet eki olarak yayımlanan derginin teminiyle sınırlı kaldı. Bu nedenle, araştırmamız sırasında Kars Halk Kütüphanesi’nin gazete ve dergilerin herhangi bir nüshasına fiilen sahip olmadığı görülmüştür.” dedi.
Ahmet Şahin’in Yerel Basın Tarihini yazarken karşılaştığınız en büyük arşivsel boşluklar ya da metodolojik sorunları ise şu şekilde sıraladı:
“Bunu Kars özelinde soruyorsanız, burada kayda değer bir arşive rastlamadım. Yalnızca Halk Kütüphanesinde, 1980 sonrası döneme ait birkaç ciltlik gazete mevcuttu. Kars Eli dergisini Budak Demiral’ın yeğeninden temin ettim; ancak aynı dergi zaten bende PDF formatında da bulunuyordu. Bunun dışındaki tüm materyalleri kendi çabamla elde ettim.
Kars’ta ne yazık ki arşiv bilinciyle hareket eden bir yapı bulunmamaktadır; resmî kurumlar dahi gazete ve dergileri sistemli biçimde biriktirmemiştir. Bu nedenle Kars’ın, kurumsal bir şehir arşivine duyduğu ihtiyaç son derece açıktır. Yıllardır bu gerekliliği dile getirmemize rağmen, ne yazık ki somut bir karşılık bulabilmiş değiliz.
Tarih yazmak, özellikle de bir şehrin tarihini kaleme almak, gerçekten meşakkatli bir süreçtir. Ancak bütün bu zorluklar, sonunda ulaşılan belgelerle birlikte anlamını yitirir. Benim çalışmam ise tamamen amatör bir yaklaşımla, imkânlar ölçüsünde yürütülmüş bir çabanın ürünüdür.”
Çelebi Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Şahin ile Kars Kafkas Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nebahat Arslan arasındaki Kars Basını üzerine gerçekleştirilen söyleşi daha sonra soru ve cevaplar şeklinde devam etti:
Ahmet Şahin: Kars Yerel Basını üzerine yazdığınız bu eser, “Kars Basın Tarihi (1921-1980)” başlıklı önceki çalışmalarınızın bir devamı olarak kurgulanmış. Bu ki dönemin araştırılması arasında içerik ve yöntem açısından nasıl bir süreklilik ve kırılma görüyorsunuz?
Prof. Dr. Nebahat Arslan: Aslında Cumhuriyet döneminde Kars yerel basını, gerçek anlamda, 1921 yılının Eylül ayında Varlık gazetesinin yayımlanmasıyla başlamıştır. Bu süreç, 1922 yılında Ardahan’da yayımlanan bir çocuk dergisiyle devam etmiştir. Ardından 1929 tarihli Kars Vilayet Gazetesi, 1933’te Kars Halkevi tarafından çıkarılan Doğuş dergisi ve 1938 tarihli ilk Kars Tarihi kitabı gelmektedir.
Bu yayınları birinci kategori olarak ele almak, 1950 sonrasını ise ayrı bir başlık altında değerlendirmek daha isabetli bir tasnif olacaktır. Bu çerçevede Kars basın tarihini; 1921–1950, 1950–1980 ve 1980 sonrası olmak üzere üç döneme ayırmak gerekir. Emin olun, ilk dönemi araştırmak ikinci döneme kıyasla daha kolay olmuştur. İlk dönemde gazete ve dergi sayısı sınırlıydı; ancak tamamına ulaşmak mümkün olmuştur. Buna karşılık ikinci dönemde gazete ve dergi sayısı artmış, fakat arşiv bilincinin olmaması nedeniyle bu yayınlara ulaşmak çok daha fazla emek ve zaman gerektirmiştir.
Bununla birlikte, bu iki dönem içerik ve süreklilik açısından birbirine oldukça benzemektedir. 1980 sonrası dönem ise daha farklı bir süreç olarak karşımıza çıkmakta; içerik, yayın anlayışı ve süreklilik bakımından önceki iki döneme kıyasla belirgin değişiklikler göstermektedir.
Ahmet Şahin: Kars Basını için önerdiğiniz üç dönemli tasnif – 1921-1950, 1950-1980,1980 sonrası- hangi ölçütlere göre yapılmıştır? Bu dönemlerin yerel basın üzerindeki belirleyici siyasal sosyal etkileri nelerdir?
Prof. Dr. Nebahat Arslan: Bu tasnif, tamamen basın alanında elde edebildiğimiz kaynakların tarihsel süreciyle ilgilidir. Elbette ilk yıllardaki imkân ve fırsatların sınırlılığı, yayın sayısının görece az olmasında belirleyici olmuştur. 1950 sonrası dönem ise ekonomik iyileşmeler ve matbuat alanındaki yasal düzenlemelerle bağlantılı olarak Kars yerel basınının çeşitlenmesine ve canlanmasına imkân tanımıştır. Bu süreçte Ayhavar ve Fırıldak adlı mizah gazeteleri ile Göze adlı bir sanat dergisi yayımlanmıştır.
Gazete ve dergi sayılarındaki artışın yanı sıra, dikkate değer bir okuyucu kitlesinin varlığı da özellikle vurgulanmalıdır. 1960 darbesi sonrasında basın hayatında belirgin bir özgürlük atmosferi hissedilirken, aynı durumun 1980 sonrası dönem için geçerli olduğunu söylemek güçtür. Dolayısıyla ekonomik ve siyasal şartlar basın hayatını doğrudan etkilemiştir; ancak yapılan tasnif bu değişkenlere göre değil, tarihsel olgular esas alınarak oluşturulmuştur.
Ahmet Şahin: 1980 darbesinin ardından uygulanan sansür, basın yasaları ve ekonomik darboğazlar Kars’taki yerel gazetelerin yayın politikalarını ve sürekliliğini nasıl etkiledi?
Prof. Dr. Nebahat Arslan: Bu bağlamda, yerel basın hangi dönemde olursa olsun ekonomik zorluklardan en fazla etkilenen alanlardan birini teşkil etmiştir. 1920’lerde Varlık ve Kars gazeteleri; 1950’lerde ise Cengiz Ekinci’nin çıkardığı Ekinci ve Serhat Ardahan gazeteleri ile Halkevi tarafından yayımlanan Doğuş ve Kars Eli dergileri, çeşitli dönemlerde yayınlarına ara vermek ya da bir süreliğine bekletmek zorunda kalmıştır. Hatta bazı zamanlarda Kars’taki matbaalar kapanma zaruretiyle karşı karşıya kalmıştır.
Benzer sıkıntılar, iki darbe sonrasında uygulanan sansür ve yayın politikaları nedeniyle de yaşanmıştır. Buna rağmen gazete ve dergiler, tüm bu baskı ve sınırlamalara karşın gazetecilik yapma iradesini ve yayın faaliyetlerini sürdürme arzusunu tamamen ortadan kaldıramamıştır. Siyaset, çoğu zaman basınla paralel bir seyir izlemiştir; ancak Kars yerel basını, siyasi ideolojiler ve katı kuralların etkisini hissetmiş olsa da, farklı görüşlerin temsil edilmesine imkân tanımayı başarmıştır.
Ahmet Şahin: 1980 sonrası yerel sermayeye dayalı bir canlanma olduğu belirtiliyor bu dönemde basının daha liberal yapıya geçmesi ne tür yeni gazetecilik biçimlerini ortaya çıkardı?
Prof. Dr. Nebahat Arslan: Bu çalışmayı yürütürken, 1921’li yıllar ve sonrasındaki dönemin görece daha liberal bir nitelik taşıdığını; 1980 sonrasında ise yerel basının belirgin bir kafa karışıklığı yaşadığını söyleyebilirim. Ortaya çıkan gazetecilik pratiğini şu şekilde özetlemek mümkündür: özgürlük kavramının neyi ifade ettiğinin tam olarak kavranamadığı, haber değeri taşıyan ve taşımayan olaylar arasında sağlıklı bir ayrımın yapılmadığı, gazetecilik olgunluğu olarak tanımlanabilecek entelektüel perspektiften yoksun bir yayın anlayışı söz konusu olmuştur.Bu nedenle, söz konusu döneme ilişkin iyimser bir değerlendirme yapmanın güç olduğu kanaatindeyim.
Ahmet Şahin: Hüryurt, Yeni Doğu, Serhat Kars, Ölçek ve Mücadele gibi gazeteler arasında yayın politikası, okuyucu kitlesi ve siyasi eğilim açısından ne tür farklılıklar gözlemlediniz?
Prof. Dr. Nebahat Arslan: Hüryurt, 1955 yılında yayın hayatına başlayan bir gazete olması nedeniyle diğerlerinden ayrı değerlendirilmelidir. Buna karşılık, diğer gazeteler büyük ölçüde dönemin mevcut siyasi ideolojilerinin sesi olma çabası içerisinde olmuşlardır.
Ahmet Şahin: Mizah gazetelerinin (örneğin “Ayhavar” ve “Fırıldak”) Kars gibi taşra kentlerinde ortaya çıkması nasıl bir sosyokültürel zemine dayanıyordu?
Prof. Dr. Nebahat Arslan: Bu durum, belki de yalnızca Kars’a özgü bir sosyokültürel özelliktir ve çalışmanın en çarpıcı sonuçlarından birini teşkil etmektedir. Söz konusu sosyokültürel zemin, Kafkasya’dan Kars’a gelen muhacir kitlenin kendisini ifade etme kabiliyetiyle şekillenmiştir. Cengiz Ekinci ve Mecit Hun da çıkardıkları iki gazeteyi, kendi kültürel birikimleri ve mizah anlayışları çerçevesinde yayımlamışlardır.
Ahmet Şahin: Serhat Kars Gazetesi’nin Azerbaycan temsilciliği kurması dikkat çekici bir gelişme. Bu durum, yerel gazeteciliğin ulus ötesi boyut kazanmasına dair nasıl bir örnek teşkil ediyor?
Prof. Dr. Nebahat Arslan: Serhat Kars Gazetesi’nin yerel olmasına rağmen Bakü’de bir temsilcilik açması yine Kars’ın Kafkasya ile olan soy ve dil bağını ortaya çıkarmaktadır.
Ahmet Şahin: Kars yerel basını, halkın taleplerini ve sorunlarını yetkililere aktarma noktasında ne ölçüde etkin bir rol oynamıştır?
Prof. Dr. Nebahat Arslan: İncelediğimiz süreçte, Kars halkının istek ve şikayetleri %80 oranında yetkililere aktarılmış ve bunlara çareler aranmıştır.
Ahmet Şahin: Gazetelerin eğitim, sağlık, tarım gibi gündelik yaşama dair konulara yer vermesi, onları nasıl birer yerel hafıza ve kamusal alan aktörü haline getiriyor?
Prof. Dr. Nebahat Arslan: Evet, kesinlikle… Ben bütün çalışmalarımda gazetelerden yararlandım. Hiçbir süreli yayın şehrin hafızasını bu kadar canlı tutamaz.
Ahmet Şahin: Hüryurt gazetesinde yer alan Ermeni mezalimi dizisi gibi tarihî olaylara dair haberler, yerel basının kolektif hafıza üretimindeki rolünü nasıl etkiliyor?
Prof. Dr. Nebahat Arslan: Bence gazeteler yazı dizileri hazırlamalı, çünkü tarihi bir olayı en kısa yoldan -halka -doğru ve dürüst olduğu sürece- anlatmanın yolu bu olsa gerek.
Ahmet Şahin: Yerel gazetelerin ayakta kalabilmesi için kamu ilanları, reklamlar ve abone gelirleri kritik önem taşıyor. Kars’taki gazeteler bu konuda nasıl bir strateji izlediler?
Prof. Dr. Nebahat Arslan: Gazeteler ekonomik anlamda büyük zorluklar yaşadılar. Günümüzde de yaşamaktadırlar. Bunun önüne geçmek için ayrı bir çalışma yapılmalıdır.
Ahmet Şahin: Dönemin siyasi iklimi, örneğin ANAP, DYP gibi partilerin yükselişi ya da yerel yönetimlerin politikaları, gazetelerin içerik tercihlerine ne ölçüde yön verdi?
Prof. Dr. Nebahat Arslan: Bu sadece bu partilerin iktidarları döneminde olmadı. Her iktidar ulusalda olduğu gibi yerelde de kendi basın gücünü oluşturmaktadır. Parti mensubu olan kitleler, kendi fikirlerine yakın olan gazeteleri okumaktadır. Bu aslında bir kısır döngüdür.
Ahmet Şahin: 2000 sonrası Kars basınında dijitalleşmeye geçişin izlerini nasıl yorumluyorsunuz? İnternetin etkisiyle yerel gazetecilikte ne tür dönüşümler yaşandı?
Prof. Dr. Nebahat Arslan: Bence dijital ortam her şeyde olduğu gibi basında da kullanılmalı, ancak bunun kural ve kaideleri olmalı. Ben şuandaki durumdan pek hoşnut değilim.
Ahmet Şahin: Bugünün tarihçileri ve araştırmacıları açısından Kars yerel basını, nasıl bir kaynak olarak değerlendirilmeli? Hangi konulara ışık tutabilecek potansiyeli barındırıyor?
Prof. Dr. Nebahat Arslan: 1921-1950 dönemi ana kaynaklardan birisi olarak, 1950 -1980 çeşitlilik açsından yardımcı kaynak olarak ve 2000 ve sonrası hafızamızı yenilemek için bakılacak kaynaklar olarak değerlendirilmelidir.
Ahmet Şahin: Son olarak neler söylemek istersiniz?
Prof. Dr. Nebahat Arslan: Öncelikle böyle bir çalışma yaptığınız için size teşekkür ediyorum. 2013 yılında yazdığım bu kitap yeniden konuşuldu ve en önemlisi Kars gündeme geldi. Ben şehir çalışmalarına çok önem veriyorum. İlgilenenlerin artması dileği ile.
Yorumlar
Kalan Karakter: