SİYASETTE VE DEVLET YÖNETİMİNDE LİYAKAT VE DURUŞ
Yıllardır göçüp gitmiş, İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa gibi kentlerde iş sahibi ve zenginlik sahibi olmuş fakat siyaset alanında kendilerini ispatlayamamış bazı insanlara bir mesaj vermek isterim: sınırlı sayıdaki bazıları ve Aytekin Kaya hariç. Özellikle aday olup seyyar ikamet ederek seçim çalışmalarını yürütenlere bir mesaj vermek isterim.
Yaşamakta oldukları kentlerde neden alanlara çıkmayıp küçük kentlerde alanlara çıkıyorlar?
Ne yazık ki görgüsüzce hala dönüp dolaşıp gelip sokaklarda dolaşıyor ve “Bizden başka kimse yoktur” tavrıyla, bir nevi bölge insanını aşağılayıcı bir edayla “Seçim geldi ben geldim, selamünaleyküm” diye ortalarda dolaşarak vatandaşların uykularını kaçırıyorlar.
Örnek vermek gerekirse büyükşehirlerdeki Milletvekili, Belediye Başkanlığı ve Meclis Üyeliği kimliği ile hemşehrilerine hizmet verirken, bazıları da üç kuruşu çantaya tıkayıp “ver elini memleket” diye yoluna koyulur, “Seçim geldi yine geldim” der. Ayıplar olsun! Mangallar artık küllerle yanmıyor.
Ayrıca kazanacak olan partiye tersi bir tablo yaşatmış oluyorlar çünkü aniden çıkıp gelen adayların diğer beklentileri olanları da farklı yerlere yönlendirmiş oluyorlar.
Kars ve Ardahanlı hemşehrilerimize bir mesaj daha vermek isterim. Ankara, Kocaeli ve Balıkesir illerinin dışında ulusal mecliste temsilcilerimizi göremedik ve kendi kendimizi gözden geçirmenin günü gelmiştir.
Çekilin torunlarınızın önünden sırada bekliyorlar, çekilin aradan.
Son zamanlarda yeniden ırkçılık tohum üreticileri türemiş vay falanca Kürt, filanca Gürcü, Şu Laz – Zaza - Filan Alevi’dir şeklindeki şarlatanlıkları siyaset alanında propaganda malzemesi yapıyorlar. Peki siz kimsiniz? Sanki tahta kafalılar, şöyle ufkunuzu açın ve iyice araştırın. Amerika’yı yöneten bir dönem ABD devlet başkanı Müslüman bir aileden geldiğini dile getiren, HÜSEYİN BARAK OBAMA. Ailesi İran- Horasan Eyaletinden, Anadolu’da Maraş vilayetinde yaşamış ve daha sonra Kenya’ya göç etmiş ve yaşam mücadelesi vesilesiyle Amerika’ya yerleşmiştir. Dünya’nın büyük ülkelerinden biri olan ülkenin başkanı oluyor ve kimse demiyor “Bu insan Müslüman’dır” diye, maşallah Türkiye’de ırkçılık tavan yapmış ve pazarda kavun, karpuz, kuru fasulye misali siyasi malzeme yapıyorlar. Neymiş Kemal Kılıçdaroğlu Alevi’ymiş. Sormak gerekmez mi ey ahkâm kesen devleti yönetme tecrübe ve ahlakından nasibini alamayan pazarlamacı siyasetçiler, siz kendi cibilliyetinizi açıklayın. Belki dedelerinin adlarını dahi bilemeyeceklerdir.
Türkiye’de Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü, Bülent Ecevit, Kemal Kılıçdaroğlu özverili, başı dik ve karnı tok bir devlet tecrübesi ve ahlaki olarak tam bir dürüstlüğün sembolü. Çok mu görüyoruz?
Bencilliği asla barındırmayan bir siyaset adamı ve bunun bir örneği; CHP’nin içinde büyüyen ve bugün parti aleyhine sokaklarda propaganda yapan Muharrem İnce’nin defalarca elinden tutup sahneye davet eden bir centilmenlik örneği ve hep bana Rabbena demeyen bir yapıyı ortaya koymuş oldu.
Ayrımcılık ve ötekileştirmekle nasıl bir iyilik yaptıklarını hesaplamıyorlar. Şapkalarını önlerine koymalıdırlar. Bu ayrımcı üst balkondan bakmayla merdiven altını görmezsiniz. Aklımızı başımıza devşirelim. Gerçek vatanseverliliğin çatısına dinamit koymayalım.
Saygılarımla
Hüsnü Bediroğlu