Karsın kurtuluşunun 104. Yılı kutlu olsun
1877 yılında Ruslar tarafından işgal edilen Kars, 40 yıl işgal altında kaldıktan sonra Doğu cephesi komutanı Kazım Karabekir komutasındaki orduların sehrimizi tekrar geri almasıyla 30 Ekim 1920 de vatan topraklarına katıldı.
Puşkin bu yıllarda Doğu Anadolu bölgesine uğrarken geçtiği Kars hakkında 'Dik eğri büğrü sokaklardan geçtik. Kötü kaldırımlarda atların ayağı sürçüyordu. Harap bir evin önünde durduk. Hamam burasıymış der.
Kars bu haldeyken bile o yıllarda şehirde sigara, sabun, tuğla, maden suları, bira, şarap imalathaneleri ile kireç ocakları mevcuttu. Yine o tarihlerde pirinç, tütün, ayçiçek yağı gibi katma değeri yüksek ürünler yetiştirmekte ve üretilen bu ürünler Kars-Tiflis demir yolu ile Rusyaya ihraç edilmekte idi.
Laik ve demokratik genç cumhuriyetin Kars için önemli projeleri vardı.
1926'da Kars Ticaret ve Sanayi odası kuruldu.
1927'de sulama sorununun çözümü için Sovyetlerden Serdarabat regületörü satın alındı.
1933'de Süt tozu fabrikası kuruldu.
1939 yılında demiryolu Karsa ulaştı.
Bununla da kalmadı. 1968 yılında "Birinci derecede kalkınmada öncelikli yöre" ilan edilen ilimizde bu tarihten 80'lere kadarki süreçte Süt Ürünleri ve Gıda AŞ, Kars Et Kombinası, Kars Yem Sanayi Ticaret AŞ, Çimento Fabrikası kuruldu.
1980 askeri darbe Kars için dönüm noktası oldu. Bu darbe ile şehrimizde onlarca düşünen, yazan, demokrat, aydın insan öldürüldü, işkence gördü, daha fazlası şehrimizi terk etti. Okuma yazma oranının yüksek olduğu, bolca sinema, opera ve tiyatroların olduğu o dönemler anılarda kalmıştı. Kars karanlığa gömüldü. 1992 tarihinde Ardahan ve Iğdır'ın ayrılmasıyla siyasi gücünü kaybeden şehrimizde Sarıkamış Ayakkabı Fabrikası, Kars Yem Fabrikası, Kars Et Kombinası teker teker kapatıldı.
Karsın siyasi gücünü kaybetmesi, eğitimli kesimlerin siyasete küsmesiyle şehrimiz altyapının olmadığı, yürümekte zorlandığımız bozuk ve yamalı yollarla dolu, çöp yığınından geçilmeyen, işsizliğin her geçen gün arttığı, sağlığın ve eğitimin sorun olduğu, mafyanin ve tefecilerin kol gezdiği 'sahipsiz şehir haline geldi.
Karsın geleceği artık merkezi siyasete yenilmiş, yerelde ise şahsi çıkarlar için inançlarını, etnik kimliklerini, varsa ideolojilerini araçsallaştıran şark kurnazı siyasetçilerin esiri olmuştu. Dedikodu kültürüne yenik düşmüş, siyaset üretmeyen, halktan kopuk yerel siyasetçiler eğer iktidar partilerinde ise iktidar olmanın getirdiği ekonomik çıkar ve sosyal statünün devamı için kamuyu arpalık olarak kullanmış, muhalefetteki kadrolar ise kazara iktidara gelirler ise iktidarın nimetlerinden faydalanma hayali kurmaktadır. Bu kişisel rant ve çıkar politikalarının üstünü etnik ve dinsel güzellemelerle örtmektedirler.
Hep merak etmişimdir. Şehrimizde siyaset yapan kadrolar içinde çağdaş, insan hak ve özgürlüğüne saygılı, çevreye duyarlı, kendini sürekli yenileyen, düzenli okuyan kaç kişi vardır acaba?
Yerelde siyasetin üretilememesi, merkezden üretilen politikaların şehrimizin sorunlarını çözmekten çok uzak olması, seçilen vekillerin ise ithal olması gibi etkenler sonucu siyasi partiler artık günümüzde gelişimin önünü tıkamakta veya ayak bağı olmaktadır.
İthal vekillere dur diyemeyenler ithal seçmenlere boyun eğmek zorunda kalmışlardır.
Böyle olunca biz Kars'ta yaşayanlar yıllardır aynı sorunları konuşur olduk.
Hala hastalarımız tedavi için başka şehirlere gidiyor
Hala eğitimde Türkiye'de son sıralardayız
Ülkemizin en yoksul şehirleri arasında istikrarla yerimizi almaya devam ediyoruz
Sınır ticareti hala kapalı
Son 50 yıldır Şeker Fabrikası dışında taş üzerine taş konulmadı.
Hala Kars çayı kokmakta
Hala yollarımız bozuk
Bu sıraları çoğaltabiliriz.
Oysa bizler çağdaş bir şehirde yaşamak istiyoruz. Çağdaşlık değişmeyen, çaresiz tek geçerli olgudur insanlık için. Çok kültürlülüğüyle, zenginlikleriyle, doğasıyla, tarımın ve hayvancılığın modern teknolojiyle iç içe olduğu kırsal alanlarıyla, sanatıyla, planlı şehriyle, tarihine verdiği değerle. Yaşam dayatıyor bunu bize
Artık yaşamı değiştirmek için kenti değiştirmek gerekiyor.
Kenti değiştirmenin yolu ise şehrimizde ve ülkemizdeki siyasal tercihlerimizden geçiyor.
Masum gibi görünen ve toplum tarafından da onaylanan tercihlerimizin nelere mal olduğunu
artık görme zamanı.
Çünkü bu düzen anca siz değişmeye cesaret ettiğiniz zaman değişecek.
Yoksa yeni Mustafa Kemallerin gelip Karsı birdaha kurtarmasını çoook bekleriz!
Prof. Dr. Barlas Sulu